KANDIRA BABALI ETKİNLİK ALANI / 21 MAYIS BÜYÜK SÜRGÜNÜ ANMA GÜNÜ

Kafkasya’da 18. yüzyıl üçüncü çeyreğinde başlayıp 19. yüzyıl son çeyreğine kadar devam eden savaşlar neticesinde bölge halkları büyük acılar çekmiş, tarifi olmayan zulümlere maruz kalmışlardır. Savaşların Kafkasyalıların aleyhine bitmesi ile birlikte bölge halklarının büyük bir çoğunluğu sürgüne tabi tutulmuş, topraklarından zorla tehcir edilmişlerdir.

Çerkesleri hedef alan sistematik sembol toplu sürgün tarihi; 21 Mayıs

Bu süreç dâhilinde kitlesel olarak birçok farklı tarihte sürgünler gerçekleşirken 21 Mayıs 1864 en sembol sürgün tarihlerinden biri olmuştur. İnsanlar, kafileler halinde birbirinden farklı olarak hem kara yolu, hem deniz yoluyla ülkelerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır.

Uygunsuz şartlarda yaşama tutunma çabası

Deniz yoluyla gelenlerin başta Trabzon, Samsun, Sinop, Varna, Köstence gibi büyük merkezler ile birlikte Karadeniz sahil şeridinde inmedikleri liman kalmamıştır. Bu bölgelerdeki limanlara getirilen yüz binlerce kişi arasında on binlercesi uygunsuz yaşam şartları ve hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmiş, geride kalanlar ise umutsuz bir şekilde hayata tutunmaya çalışmışlardır.

Büyük trajedi

Bu trajedilerin yaşandığı sayısız yerlerden biri Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Karaağaç ve Babalı köylerinin olduğu bölgedir. Karaağaç ve Babalı köylerinin olduğu bölge insanlarımız için çok önemli olup, o günlerde yaşanan acı olayların izlerini taşımaktadır. Karaağaç Köyü’nde toplu ölümlerin izlerini taşıyan iki mezarlık, Babalı sahilinde ise insanların ilk geldiklerinde barınmak zorunda kaldıkları tarihi bir mağara bulunmaktadır.

Babalı Sahili

Karaağaç ve Babalı civarına getirilen insanların gemilerde başlayan toplu ölümleri karaya vardıklarında daha da artmış, her gün onlarca kişi hayata gözlerini yummuştur. Her gün yüzlerce insan bulaşıcı hastalıklardan hayatını kaybettiği bilinmektedir… Yerli halkın ifadelerinde, toplu ölümler nedeniyle ağır bir kokunun sahili kapladığı anlatılmakta, haftalarca kimsenin sahile inemediği söylenmektedir. Tüm sahil şeridi ve yakınındaki yerler isimsiz mezarlıklara dönüşmüş, ölüm her yeri sarmıştır.

Kafkas Sürgün Anıtı

Büyük Çerkes sürgününde yaşanan acıları yansıtmak amacıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Babalı sahilinde ‘Kafkas Sürgün Anıtı’ yapıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Üniversitesi işbirliğinde, Çerkes halkının sürgünden sonra ulaştıkları Babalı sahili bir kültür ve hafıza mekanı olarak düzenlendi. 8 metre yüksekliğindeki heykelin yapımında, Kocaeli Üniversitesi’nden Doçent Ceyhun Konak ve aynı üniversitenin öğretim görevlilerinden Oğuz Polatel’den teknik destek alındı.

Karaağaç Köyü Anıtı

Günümüzde Karaağaç Köyü’nde bulunan iki mezarlık bu sürgünde vefat edenlerle doludur. Köyde ölenlerin anısına sa bir ‘Sürgün Anıtı’ bulunmaktadır.

Sürgün Yolu

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi adına hazırlamış olduğum doğal yürüyüş parkurları içerisinde; bu trajedinin unutulmaması için Karaağaç Köyü’ndeki sürgün anıtından, Babalı sahilindeki mağaraya kadar ‘1864 Sürgün Yolu’ ismi ile bir de rota hazırladık.

Notlar

Büyük Çerkes Sürgünü’ne sembol olmuş olan her 21 Mayıs günü, Kandıra Babalı sahilinde anma günü düzenlenmektedir. Anma günü kapsamında Karadeniz’de sürgünde yitirilenler canların anısına karanfiller ve çelenk bırakılmaktadır. Gün batımından sonra da yine kaybedilen canların anısına büyük Nart ateşi yakılmaktadır.

Kafkasya neresidir?

Kafkasya’nın sınırları, batıda Karadeniz, doğuda Hazar Denizi, güneyde Çoruh, Arpaçay ve Aras nehirleri ile kuzeyde Don Nehri ağzı ile çok sayıda gölün yer aldığı Maniç Bataklığı ve Kuma Nehri’nin ağzı olarak kabul edilir. Günümüzde pratik olarak coğrafi ve siyasi olarak ele alındığında Kafkasya, Kuzey ve Güney Kafkasya olarak iki ana bölgeden oluşmaktadır. Küçük Kafkas Dağları, Rioni ve Kura Çöküntüleri’nin oluşturduğu Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ın yer aldığı bölge ‘Güney Kafkasya’yı veya ‘Transkafkasya’yı oluşturmaktadır.

Kuzey Kafkasya; güneyde Azerbaycan ve Gürcistan, batıda Karadeniz ve Azak Gölü, doğuda ise Hazar Denizi ile çevrili 340 bin km2 büyüklüğündeki bölgedir. Kuzeybatı Kafkasya diğer bir tabirle Çerkezistan, batıda Karadeniz sahili, güneyde Gürcistan ve kuzey kesimi Kuban Nehri ile sınır olup, doğu kısmı ise Terek Nehri’nin baş mecrasında Çeçenistan ile sınır teşkil eder.

Kafkasya’nın işgal kronolojisi

1500’lü yıllardan itibaren Rusların Kafkasya’ya zaman zaman saldırılar düzenlediği bilinmektedir. Rusya’nın Kafkasya’ya doğrudan ilk teması ise 1720’li yıllara denk gelmektedir. 1774 yılında Osmanlı’nın, Rusya ile giriştiği savaştan yenik çıkması sonucunda Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile birlikte Kırım Osmanlı himayesinden çıkartılarak bağımsız hale getirildi. Bu antlaşma kırılma noktalarından biri oldu.

Daha sonra 1783 tarihinde Rusya tarafından işgal edilen Kırım, 1792 tarihinde imzalanan Yaş Antlaşması ile tamamen Rusya’nın hâkimiyetine girdi. Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesi Kafkasya açısından önemliydi. 1783 tarihinde Kırım’ın Rusya’nın işgaline girmesi, Kuzey Kafkasya’nın 1864’teki sonunun da başlangıcı olmuştur. Kırım’ın Osmanlı’nın elinden çıkması ile Rus işgali altındaki Kırım üzerinden doğrudan Kafkasya’ya yöneldi ve Taman ve Kuban boylarını işgal etti. Kafkasya’yı tamamen ele geçirmek üzerine kurulu plan irili ufaklı askeri harekâtlar ile devam etti. Osmanlı Devleti’nin Kuzey Kafkasya siyasetinin de sonu olan 1856 yılında Rusya ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Paris Barış Antlaşması’nda Çerkesya Rusya’nın bir iç sorunu olarak kabul edildi ve antlaşmada yer bulamadı.

21 Mayıs 1864: Sembol sürgün tarihi

Kafkas-Rus savaşlarındaki son mücadele 1864 yılının bahar aylarında Hodz Vadisi’nde gerçekleşti. Kazanmaktan ziyade namusluca ölmeyi amaçlayan bu son mücadelede arazi çukurlarının cesetlerle örtüldüğü, cesetlerin kanlar üzerinde yüzdüğü ve sağ kalan çocukların da birbirlerine bağlanarak topçu hedefi olarak kullanıldığı ve böylece imha edildiği ifade edilmektedir. Soçi’de bulunan Kbaade Vadisi’nin adı daha sonra Rusya tarafından değiştirilerek ‘Kızıl Çayır’ anlamına gelen Krasnaya Polyana yapıldı.

21 Mayıs 1864 günü, Karadeniz kıyılarındaki Tuapse yakınlarında yer alan Kbaade Mevkii’nde son Adığe birliğinin de Rus ordusuna karşı savaşarak yenik düşmesiyle, öngörüldüğünden çok daha uzun süre devam eden Adığe-Rus savaşları sona ermiş oldu. 21 Mayıs 1864’te Kafkasya Genel Valisi Grandük Mihail ‘Kafkas Savaşları’nın bittiğini ilan etmiştir. Bu süreç dâhilinde kitlesel olarak birçok farklı tarihte sürgünler gerçekleşirken 21 Mayıs 1864 en sembol sürgün tarihlerinden biri olmuştur.

Karadeniz karardı

Deniz yoluyla gelenlerin başta Trabzon, Samsun, Sinop, Varna, Köstence gibi büyük merkezler ile birlikte Karadeniz sahil şeridinde inmedikleri liman kalmamıştır. Bu bölgelerdeki limanlara getirilen yüz binlerce kişi arasında on binlercesi uygunsuz yaşam şartları ve hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmiş, geride kalanlar ise umutsuz bir şekilde hayata tutunmaya çalışmışlardır.

Kandıra Babalı Köyü

Bu trajedilerin yaşandığı sayısız yerlerden biri Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Karaağaç ve Babalı köylerinin olduğu yerlerdir. Karaağaç ve Babalı köylerinin olduğu bölge göçmenler için çok önemli olup, o günlerde yaşanan acı olayların izlerini taşımaktadır. Karaağaç Köyü’nde toplu ölümlerin izlerini taşıyan iki mezarlık, Babalı sahilinde ise insanların ilk geldiklerinde barınmak zorunda kaldıkları tarihi bir mağara bulunmaktadır.

Kandıra Karaağaç Köyü

Karaağaç ve Babalı civarına getirilen insanların gemilerde başlayan toplu ölümleri karaya vardıklarında daha da artmış, her gün onlarca kişi hayata gözlerini yummuştur. Yerli halkın ifadelerinde, toplu ölümler nedeniyle ağır bir kokunun sahili kapladığı anlatılmakta, haftalarca kimsenin sahile inemediği söylenmektedir. Tüm sahil şeridi ve yakınındaki yerler isimsiz mezarlıklara dönüşmüş, ölüm her yeri sarmıştır. Günümüzde Karaağaç Köyü’nde bulunan iki mezarlık bu şekilde vefat edenlerle doludur. Köyde ölenlerin anısına bir sürgün anıtı bulunmaktadır.

Sonuç

Değişik verilere göre 1865 yılında Kafkasya’da toplam Adıge nüfusunun dörtte biri kalmış, bu sayı sonraki yıllarda da giderek azalmıştır. Kuzeybatı Kafkasya kavimlerinden biri olan Ubıhlar ‘katledilmiş’ olup, dilleri dâhil kültürel izleri neredeyse yok olmuştur. Tamamen insanlık dışı şartlar altında gerçekleştirilen sürgünden sonra Çerkesler bugün dahi 150 yıl önceki psikolojiyi taşımaktadırlar. Çerkes toplumundan 50 yaş üstü her birey Çerkesler’in sürgün güzergâhı olan Karadeniz’in zihinlerinde bıraktığı hatıratlarından dolayı çok uzun süre aile bireyleri tarafından balık yenmediğini ifade etmektedir. Bu Ruslar tarafından uygulanan soykırım ve sürgünün psikolojik tahribatlarını 150 yıldır canlılığını koruduğunun somut bir örneğidir.

Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

KARTEPE DERGİSİ 4. SAYI