SAMANLI DAĞLARI ÇEVRESİNDE YAŞAM

1877-1878 yıllarında Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit ve Rus Çarı II. Alexander döneminde Kafkaslarda yapılan savaşın adı tarihi kayıtlarda ‘Osmanlı-Rus Savaşı’ olarak geçmektedir. Bu tarih, Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiği için halk arasında ‘93 Harbi’ olarak bilinmektedir.

1877’de Rusların taarruzu ile başlayan savaş Tuna ve Kafkaslar olmak üzere iki cephede 10 ay kadar devam etmiş, Rus orduları dirençle karşılaşmadan İstanbul Yeşilköy’e kadar ilerlemiş ve Osmanlı Devleti ‘Ayastefanos Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmış. Ancak Batı Avrupa ülkeleri bu antlaşmanın koşullarından hoşnut olmadığı için ‘Berlin Antlaşması’ imzalanmış, Sonuç olarak Osmanlı Devleti çok fazla toprak kaybetmiş.

Osmanlı orduları Ruslar karşısında Tuna ve Kafkas cephelerinde ağır yenilgi almış. Bu durum Anadolu dışında yaşayan Osmanlı vatandaşlarını derinden etkilemiş, Kafkaslardan ve Rumeli’den bin bir sıkıntı içinde büyük göçler cereyan etmiş.

Rusların Tuna’yı geçip de İstanbul önlerine kadar vardıkları güne kadar 600 bin Türk, yerini yurdunu bırakarak göç etmek zorunda kalmış. Anadolu’ya geçenler, Orta ve Batı Anadolu vilayetlerine yerleştirilmiş.

Kafkasya coğrafyasında ise Türkler, Çerkezler, Çeçenler, Abazalar, Dağıstanlılar ve Acara çevresinde bulunan Müslüman Gürcüler aktif olarak Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa katılmış. Savaş Osmanlı aleyhine sonuçlanıp Kafkaslar yine Rusya’nın hâkimiyetinde kalınca Müslüman Kafkas toplumları da bunun acı neticesi ile karşılaşmış.

93 Harbi’nde Osmanlının aldığı ağır yenilgi sonrası Kafkaslardan ve Doğu Karadeniz’den Samanlı Dağları çevresine gelen halkları benzer coğrafyalara yerleştirmek amacı güdülmüş.

Kafkasya ve Doğu Karadeniz’deki yaşam biçimi Samanlı Dağları çevresinde hala devam etmektedir. Sadece günlük yaşamda yöresel kıyafetler kullanılmamaktadır. Kafkas dil ailesine ait tüm diller konuşulmakta, geleneksel yemekler yapılmakta, düğün, nişan ve özel gün etkinlikleri de aslına uygun sürmektedir. Samanlı Dağları çevresi, adeta Güney Kafkasya’nın küçük bir kopyası konumundadır.

Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

 

KARTEPE DERGİSİ 1. SAYI